Sevgili Arkadaşlar, Değerli Hocalarımız, Nişantaşı Üniversitesi Acunmedya Akademi’nin ilk göz ağrıları, ilk mezunları,
Bu Akademi, kurduğu hayalleri hayata geçirebilen, iki tane harika insan, iki tane fikir liderinin vizyonuyla oluştu.
Başarıyı ve paylaşmayı ilke edinmiş, bir eğitim gönüllüsü yani bir öğrenci babası, bir eğitim duayeni; Dr. Levent Uysal ve yenilikçi, cesaretli ve samimiyetiyle tüm Türkiye’nin gönlüne taht kurmuş bir televizyon duayeni; Acun Ilıcalı.
Her ikisine bu vizyona bizleri de ortak ettiği için son derece hem minnettarım hem de çok teşekkür ederim.
Bugün benim gurur günüm. Bugün bizim gurur günümüz. Bugün hepimizin gurur günü. Bizler sizlere uçabilmek için küçücük kanatlar taktık. Sizlere kariyer yolculuğunuzda yola çıkacak, ilk adımı atacağınız ilk basamağı verdik. Bundan sonrası artık size kalmış. Sizler o kanatları büyüteceksiniz ve geliştireceksiniz.
Bu başarı yolunda sizlerle dört tane prensibi, çok hızlı bir şekilde sizlerle paylaşmak istiyorum. Başlamadan iki tespit yapayım:
1.Hayat ve iş mevsimler gibidir.
2.Gelen mevsimleri değiştiremezsin ama kendini değiştirebilirsin.
Size bir şey söyleyeyim; daha şanslı olduğun için hayatın daha iyi hale gelmez. Sen değiştiğin için daha iyi hale gelir.
Birinci prensibimiz, kışlarla başa çıkmayı hayatınızda öğrenmelisiniz arkadaşlar.
Hayat ve iş mevsimler gibidir dedik ya, her baharın ardından yaz, yazın ardından sonbahar, sonbaharın ardından kış, kışın ardından bahar…Bu böyle sürüp gider. Yıllarca, binlerce yıldır bu böyledir. Hiçbir zaman değişmez.
Bu senin için de aynıdır, Rockefeller için de aynıdır, Fatih Terim için de aynıdır, servis şoförü için de aynıdır, herkes için aynıdır. Bu binlerce yıldır değişmez.
Kışlar derken insanın hayatında karşılaştığı zorluklardan bahsediyorum.Bazı kışlar uzundur, bazı kışlar kısadır, bazı kışlar kolaydır. Ama kışlar gelmeye devam eder. Her gündüzün ardından gece gelir. Hayatın kuralı bu. On bin yıldır bu böyle. Aşkın bir yerinde mutlaka kalp kırıklığı gelir. Tam on bin yıldır bu değişmez. Senin, benim için kimse için değişmez. Gecelerle, kışlarla nasıl başa çıkacağını öğrenmelisin. Zorluklarla nasıl baş edeceğini öğrenmelisin.
Tüm zorluklar, fırsatların hemen ardından gelir. Bu kışlar, ekonomik de olabilir sosyal de. Kışı görmezden gelerek, ondan kurtulamazsın.
Hayatınızdaki negatifleri yok sayın, sadece pozitif düşünün mantrasıyla da kıştan yırtamazsın. Takvimden Ocak’ı yırtıp atarak da kurtulamazsın kıştan. Kışlarla başa
çıkmayı öğrenmelisin. Daha güçlü veya güçsüz daha akıllı ve akılsız hiç fark etmez; nasıl olursan ol, kışlar gelmeye devam eder. Kışlar değişmez.
Değişebilecek tek bir şey var: o da sensin.
O yüzden sevgili arkadaşlarım, hayatta daha kolay olmasını dilemeyin, daha iyi olmaya çalışın.
Daha az zorluk dilemeyin, daha çok bilgelik için mücadele edin.
Daha az problem olsaydı keşke demeyin, daha becerikli olmaya uğraşın.
Kış ile başa çıkmanın tek anahtarı budur.
İki numaralı prensip; her kıştan sonra bahar gelir. Sen istesen de istemesen de. Bahar fırsattır. Fırsatları görmek için çok çalışmalısın. Fırsatlar ortada geziyor diye, oturduğun yerde gelip ayağına dolanmazlar.
Bahar, senin tohumlarını ekme zamanındır. Sevgili arkadaşlar, fırsatlar baharı da en kısa süren mevsimdir. Yani Elton John’un “Candle In The Wind” şarkısı gibi rüzgardaki mum sönmeden fırsatları yakalamalısın, fırsatları değerlendirmelisin. Çalışmalısın ve tohumlarını ekmelisin.
Üç numaralı prensibimiz; mahsulünü yazın nasıl kuracağını öğrenmelisin. Bahçeni ektiğin andan itibaren, zararlı böcekler, yabani otlar, etrafını sararlar. Bu davetsiz misafirlerin, senin yaptığın iyiyi yok etmesine müsade etmeyeceksin.
Size iki tane tespit yapayım;
Birincisi; bu dünyada yaptığın her iyi şeye saldıracaklar. Her bahçe, istilaya maruz kalacak. Aksini düşünmek saflıktır.
İkincisi; tüm değerlerin arkadaşlar, savunulması gerekir; Politik değerlerin, sosyal değerlerin, toplum değerlerinin, aile değerlerinin, evlilik değerlerinin, dostluk değerlerinin, iş değerlerinin… Tüm bahçeler, yaz boyunca savunulmalı, korunmalıdır.
Son prensibimiz; gelelim sonbahara. Sonbaharda mahsülü, hiç şikayet etmeden toplamayı öğrenmeliyiz.
Başına gelenlerin sorumluluklarını almalısın. Sorumluluğu alabilmek, üstlenebilmek.
insanın çocukluktan, olgunluğa geçmesinin en önemli göstergesidir. Mahsulün iyiyse de bundan da hiç utanmamalısın. Yani iyi mahsul için kendini suçlu hissetme, kötüsü için de şikayet etme. Olgunluk dediğin tamamiyle budur işte.
Hayatın kalitesini başına gelenler belirlemiyor çünkü bu herkesin başına geliyor. Güneş hepimiz için battı dün akşam.