Muhteşem Yüzyıl, Sihirli Annem, Tamirhane gibi önemli yapımların; VFX ve post prodüksiyon süreçlerini yöneten Mojo FX’in Yönetici Ortağı Serkan Semiz ile “Türkiye’den Dünyaya Görsel Efekt” konulu MasterClass’ta bir araya geldik.
Bu MasterClass’ta, görsel efektlerin nasıl uygulandığına dair detaylı bir bakış açısı edindik. Sıradan görüntüleri, gerçeküstü sahnelere dönüştürmek için doğru lokasyon seçiminin önemli olduğunu, 3D ve 2D modellemelerin VFX’in kalitesine katkı sağladığını ve etkili bir breakdown hazırlamak için bazı kriterlere dikkat etmemiz gerektiğini öğrendik.
Hayalden Gerçeğe: “VFX ile İmkansız Yok!”
VFX, filmlerde ve dizilerde gerçeğe yakın görseller oluşturmak için bilgisayar grafiklerini kullanan bir sanattır. Ejderhalar, uzay gemileri, patlamalar ve fantastik ortamlar gibi gerçek hayatta çekilmesi zor veya imkansız olan unsurları hayata geçirmek için kullanılır.
Gerçeküstü ögeleri kurgularken, iki modeli sıklıkla kullandıklarını belirten konuğumuz, “VFX’in temelini oluşturan iki önemli unsur 3D ve 2D modelleme teknikleridir. Bu süreçlerin titizlikle ve sabırla yürütülmesi gerekir. Eğer doğru şekilde yapılırsa sonuçlar inanılmaz derecede gerçekçi ve etkileyici olabilir.
3D ve 2D Modelleme Tekniklerinin Projeye Etkisi
3D modeller, filmin veya dizinin senaryosuna ve yönetmenin vizyonuna göre tasarlanır. Bu modeller, gerçekçi dokular ve gölgeler ile kaplanarak son derece inandırıcı bir görünüm elde edilir. 3D modeller, animasyonlar ve simülasyonlar oluşturmak için de kullanılabilir. Örneğin, bir karakterin koşması veya bir binanın yıkılması gibi sahneler 3D modeller ile canlandırılabilir.
2D modelleme ise genellikle arka planlar, grafikler ve arayüzler gibi öğeler oluşturmak için kullanılır. Örneğin, bir uzay gemisinin kokpitindeki göstergeler 2D modelleme ile yapılabilir. 2D modeller ayrıca 3D modellerle birlikte kullanılarak daha karmaşık görsel efektler oluşturmak için de kullanılabilir.”
Lokasyon Seçimi: Set Ortamında ve Yeşil Ekranda Gerçekçilik
Hikayenin ruhuna uygun ve VFX çekimleriyle kusursuz bir şekilde entegre olabilecek ortamlar bulmak, her projenin ilk adımıdır. Bu aşamada, ışıklandırma, hava durumu ve çevresel faktörler gibi unsurlar da titizlikle göz önünde bulundurulur.
Lokasyon seçiminde, her şeye en ince ayrıntısına kadar dikkat ettiklerini söyleyen Semiz, “Set ortamında VFX, gerçek mekanlarda çekim yapmayı ve sanal unsurları bu ortama entegre etmeyi içerir. Set ortamında çalışırken, mekanın 3 boyutlu taraması yapılır veya detaylı ölçümleri alınır. Bu sayede, sanal nesnelerin ve efektlerin mekanla orantılı ve gerçekçi bir şekilde konumlandırılması mümkün hale gelir.
Yeşil ekran ise kontrollü bir ortamda çekim yapmayı ve arka planı dijital olarak değiştirmeyi ifade eder. Bu yöntem, daha fazla esneklik ve yaratıcılık sunar ancak ışıklandırma ve kompozisyon hatalarına karşı dikkatli olunması gerekir.” diyerek set ortamında ve yeşil ekranda yapılan VFX süreçlerinin farkına değindi.
VFX’te Kalite Kontrol: Hız mı Önemli, Mükemmellik mi?
Türkiye ve dünyadaki VFX aşamalarında ciddi farklar olduğunu belirten Semiz, “Hızlı ilerleyen bir süreçte, kalite kontrol aşamalarına gereken zaman ve özen ayrılmayabilir. Bu da görsel efektlerde hatalara ve tutarsızlıklara yol açabilir. Türkiye’de bu durumla daha sık karşılaşılmasının sebebi, bütçelerin kısıtlı olması ve zamanın dar olmasıdır. Ekipler, prodüksiyondan gelen yoğun taleplere yetişmek için kimi zaman kalite kontrol aşamalarını kısaltmak zorunda kalabilirler.
Dünyadaki VFX projelerinde ise bütçelerin daha yüksek olması ve prodüksiyon takvimlerinin daha uzun olması, daha titiz ve detaylı bir çalışma imkanı sunar. Bu sayede, görsel efektlerin kalitesi ve tutarlılığı daha yüksek seviyede tutulabilir. Ekipler, her bir kareyi dikkatlice inceleyerek ve gerekli düzenlemeleri yaparak görsel efektlerin kusursuz olmasını sağlarlar.
Bu durum da her zaman avantajlı değildir. Uzun süren bir süreçte, motivasyonu ve enerjiyi korumak zor olabilir. Ekipler, uzun süre aynı projeyle uğraşmak zorunda kalabilirler ve bu durum yaratıcılıklarını ve motivasyonlarını olumsuz etkileyebilir.”
Her Asset Bir Hikaye: Netflix’te VFX’in Detayları
Netflix projelerinde VFX sürecinin işleyişine değinen konuğumuz, “Netflix’te VFX çalışırken en önemli kriterlerden biri, yönetmenin vizyonunu en doğru şekilde yansıtmak. Bunun için yoğun bir iletişim ve fikir alışverişi şart. Sürekli geri bildirimler alınarak, efektler ince ince işleniyor ve en iyi sonuca ulaşılması için çaba gösteriliyor.
İlk aşamada, senaryo üzerinden projenin görsel ihtiyaçları detaylı olarak analiz ediliyor. Bu analizler ışığında, hangi efektlerin kullanılacağı ve hangi assetlere ihtiyaç duyulacağı belirleniyor.
Karakterler, mekanlar, nesneler ve efektler gibi birçok farklı asset türü bulunuyor. Her asset’in üretim süreci ve maliyeti farklı olduğu için Netflix, bütçeyi asset bazında belirliyor. Bu sayede, projenin görsel kalitesinden ödün vermeden maliyet kontrolü sağlanıyor.”
Netflix ile Görsel Detaylar: Breakdown Nedir ve Nasıl Hazırlanır?
Breakdown, bir filmin görsel efektlerinin planlanması ve uygulanmasında kullanılan detaylı bir belgedir. Bu belgede, her bir sahnenin görsel efektleri, gerekli çekimler, kullanılan teknikler ve diğer önemli bilgiler yer alır.
Netflix projeleri için breakdown hazırlamanın, bazı kriterlere uygun olması gerektiğini açıklayan Semiz, “Netflix gibi platformlarda breakdown hazırlamak için platformun belirlediği standartlara uyulması ve gerekli izinlerin alınması gerekiyor. Bu izinler genellikle platformun görsel efekt departmanından alınıyor.
Netflix, görsel efektlerin platformun teknik standartlarına uygun olmasını istiyor. Bu nedenle breakdown’da kullanılan yazılımların, donanımların ve formatların platformun gerekliliklerini karşılaması bekleniyor.
Onay aşamasında herhangi bir sorun tespit edilirse, breakdown’da değişiklikler yapılıp tekrar onaya sunuluyor. Bu süreç, tüm ekibin memnuniyet verici bir sonuç elde ettiği ana kadar devam ediyor.”
Yapay Zeka VFX’i Sekteye Uğratıyor mu?
Konuşmasının ardından, gelen soruları cevaplayan konuğumuz; yapay zekanın VFX süreçlerini sekteye uğratıp uğratmadığını merak edenlere içtenlikle yanıt verdi.
Yapay zekayı iki farklı alanda kullandıklarını söyleyen Semiz, “Yapay zekadan faydalandığımız ilk alan, rotoscoping. Rotoscoping, bir görüntünün arka planından bir öğeyi veya karakteri ayırma işlemidir. Bu işlem manuel olarak yapılır ve oldukça zaman alıcı ve zahmetlidir. Yapay zeka ise, bu işlemi otomatikleştirerek zamandan ve emekten tasarruf etmemizi sağlıyor.
Yapay zekadan faydalandığımız bir diğer nokta ise, konsept tasarımlar. Normalde kreatif ekibimiz konsept tasarımlar üzerinde çalışırdı fakat yapay zekanın bu konuda bize yardımcı olmasıyla birlikte, daha hızlı ve daha farklı fikirler üretebiliyoruz.”
Bu MasterClass’ta; VFX’in temelini oluşturan 3D ve 2D modelleme tekniklerini, dijital hikaye anlatımında lokasyon seçiminin önemini, set ortamında ve yeşil ekranda gerçekçilik sağlamanın inceliklerini öğrendik. Ayrıca, yapay zekanın; geleceğin VFX sektörünü şekillendiren faktörlerden biri olarak öne çıktığını gördük.
Konuğumuza, bize kattığı değerli bilgiler için teşekkür ederiz.